Kağan ve Altay yan yana, sırt sırta dövüşüyorlardı. Göçebe efsanelerinden fırlamış gibi duran üç parmaklı yaratıklar, karların arasından birer birer çıkıyordu. Her biri, bozkırın unutulmuş günahlarının şekil bulmuş hâliydi. Kemikleri çıplaktı, ağızları dikilmişti ama gözlerinde nefret vardı. Altay kılıcını savururken hırladı: “NEDİR BUNLAR?” Kağan eğri kemiğiyle bir yaratığı savurdu. “Bizim unuttuklarımız.” Bir an için zaman