Now Reading: Kendin Olmak: Toplumun Normlarına Karşı Yürümek

Loading
9 Ekim 2024 / Sevimcan KAYAYURT

Kendin Olmak: Toplumun Normlarına Karşı Yürümek

svg121

Bir kalıba uymak… İnsanların senden ne beklediğini düşünerek adım atmak… Ne kadar tanıdık geliyor, değil mi? Toplumun çizdiği normlara göre şekillenmemiz bekleniyor; giyinmemiz, konuşmamız, düşünmemiz hep bir sınırın içinde olmalı. Ama bazen bu sınırlar dar gelir insana. İçindeki farklı sese kulak vermek, kim olduğunu keşfetmek ve o kişi olmak istersin. İşte o an başlar savaşın: normlara uymamanın bedelini ödemeye hazırlanırsın.

Bana da oldu bu. Belki de şu an aynı yolda yürüyen birçok kişi gibi, toplumun ‘doğru’ bildiklerini sorgulamaya başladım. Neden sadece belirli kalıplara uyduğumuzda kabul görüyoruz? Kendi doğrularımı, kendi hayat yolumu seçmeye çalışırken, etrafımdaki sesler yükseldi: “Dejenere!” İşte o kelime. Normalin dışına çıktığında, aniden ‘dejenere’ oluverirsin. Ne komik, değil mi? Kendi gibi olmak, sana has bir yol seçmek, başkaları için kabul edilemez hale gelebiliyor. Fakat, işte tam da burada sorulması gereken soru şu: Kimin normlarına göre?

Toplumun koyduğu kuralları ve sınırları reddetmek, çoğu zaman bir tehdit olarak görülüyor. ‘Normal’ ne demek ki zaten? Belli bir gruba uyum sağlamak, onların kurallarını benimsemek demek. Ama eğer o kurallar senin ruhuna ters düşüyorsa? Eğer o kalıba uymak seni sen olmaktan uzaklaştırıyorsa? İşte o zaman durup düşünmelisin: Gerçekten başkalarının gözünde “normal” olmak mı, yoksa kendin olmak mı daha değerli?

Bu yol kolay değil. Kendi doğrularına sahip çıkmak, çevrendeki seslere kulağını kapamak, cesaret ister. Toplumun seni anlamayacağını, seni dışlayacağını bilerek kendi yolunda yürümeye devam etmek bazen yalnız hissettirebilir. Ama asıl özgürlük, işte tam da burada başlar. Kendi doğrularına inanarak yürümek, başkalarının ne dediğine aldırmadan, seni gerçekten mutlu eden hayatı inşa etmek… İşte o zaman dejenere değil, özgür olursun.

Evet, dışlanmak var işin ucunda, ama özgürlüğün de bir bedeli var, değil mi?

Ama asıl sinirimi bozan şey ne biliyor musunuz? İnsanların, ne yaşadığınızı bilmeden, hangi yollardan geçtiğinizi anlamadan sizi yargılaması. Hiç düşünmeden, sorgulamadan, sadece görünüşe, duyduklarına ya da kendi kalıplarına dayanarak size etiket yapıştırmaları. Onların gözünde hemen ya “dejenere”, ya “sorunlu”, ya da “yanlış yolda” olursunuz. Hayatınızda ne zorluklarla yüzleştiğinizi, hangi acıları çektiğinizi, hangi savaşlardan geçtiğinizi bilmeyen insanlar, sizi yargılama hakkını kendilerinde nasıl buluyorlar?

Eğer sen de hayatında bu tür yargılamalarla karşılaşıyorsan, bil ki senin hikayeni bilmeyen, yaşamının ağırlığını anlamayan insanların söylediklerinin hiçbir değeri yok. Senin yolda nasıl yürüdüğünü yalnızca sen bilirsin. Kendi savaşını vermeyen, kendi karanlıklarına bakmayan insanlar, dışarıda parlak bir ışık gördüklerinde ondan korkarlar. İşte o yüzden seni yargılarlar; çünkü senin kendin olman, onların kendi içlerinde yüzleşemedikleri korkularını ortaya çıkarır. Ve bu korkuyla ne yapacaklarını bilmediklerinden, en kolay yol olan yargılamaya başvururlar.

Bu yol yalnız olabilir, fakat kendi doğrularına sadık kalmak, seni sonunda gerçek anlamda özgür kılacak. Yürüdüğün bu yolda seni anlayanlar, seni tanıyanlar ve özgürlüğüne saygı duyanlar sana eşlik edecek. Kendi yolunu çizdiğinde, dışarıdan gelen seslerin hiçbir önemi kalmayacak. Çünkü sen artık kendin olacaksın, ve bundan daha değerli bir şey yok. Kendinle arkadaş olmayı öğrendiğinde yalnızlık son bulacak.

Sevimcan Kayayurt

Kendi halinde bir iletişim uzmanı

svg

What do you think?

It is nice to know your opinion. Leave a comment.

Bir Cevap Yazın

Loading
svg

Quick Navigation

  • 1

    Kendin Olmak: Toplumun Normlarına Karşı Yürümek