Kaybettiğimiz herkesin anısına….
17 Ağustos 1999… O gece, sadece yeryüzü değil, hepimizin ruhu da sarsıldı. Bir depremzede olarak yaşadıklarım, zihnimin derinliklerinde hala taptaze. O gece, gökyüzü karanlıktı, ama asıl karanlık insanın içine çökmüştü. Korku, çaresizlik, kaybettiklerimin acısı… Tüm bunlar, zamanla azalmadı, aksine derinleşti. Geçen yıllar, bu acıyı hafifletmedi; sadece onunla yaşamayı öğretti.
Depremin ardından hayat, sanki farklı bir yörüngeye oturmuş gibi. Her şey yerinden oynar; güven duygusu, zaman algısı, sevdiğin insanlarla olan bağların… Hayat, bir daha asla eskisi gibi olmaz. Bu travma, insanın ruhunda derin yaralar açar. Deprem, yalnızca fiziksel değil, duygusal bir yıkım da getirir. Sevdiklerini kaybetmenin acısı, hayatta kalanlar için bir ömür boyu sürecek bir yas sürecine dönüşür.
Kahramanmaraş Depremi ve Hatay’da Yaşananlar
Geçtiğimiz yıl Kahramanmaraş merkezli yaşanan deprem, Hatay’da benzer bir yıkımı beraberinde getirdi. Hatay, tarih boyunca pek çok kültüre ev sahipliği yapmış, insanlığın medeniyet birikimlerinden izler taşıyan bir şehir. Ancak o gün, bu kadim topraklar bir kez daha yerle bir oldu. Enkaz altında kalan hayatlar, yarım kalan hayaller, yarım kalan sevdalar…
Bölgeye yardım için gittiğimde, 17 Ağustos depreminde yaşadığım acılar gözlerimin önüne geldi. Yine korku, çaresizlik ve kaybetmenin acısı. Hepsi birer yankıydı, yıllar önce yaşadıklarımın yankısı. Ancak biliyorum ki, o yaralar kolay kolay kapanmayacak.
Bu yazıda sizlere doğal afetler sonrasında yaşanılan yas sürecini ve bildiğimiz diğer yaslardan ve kayıplardan neden farklı olduğunun detaylarını anlatmaya çalışacağım.
Doğal Afet Sonrası Yas Süreci
Doğal afetler sonrası yaşanan yas, diğer kayıplardan farklıdır. Bir kazada ya da hastalıkta sevdiğin birini kaybetmek, elbette ki son derece acıdır. Ancak doğal afetlerde kaybedilenlerin sayısı, boyutu ve ardında bıraktığı yıkım, yas sürecini bambaşka bir hale getirir. Yalnızca bir kişi ya da birkaç kişi değil, bütün bir toplum kayıp yaşar. Bu da, yası kolektif bir hale getirir.
Depremin İnsan Psikolojisi Üzerindeki Etkileri
Depremler gibi ani ve travmatik olaylar, insan psikolojisi üzerinde uzun süreli etkiler bırakabilir. Bu etkiler genellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), depresyon, anksiyete ve yas süreci ile kendini gösterir. Araştırmalar, büyük depremlerden sonra toplumda yaygın olarak görülen bu ruhsal bozuklukların, uzun yıllar boyunca bireylerin yaşam kalitesini olumsuz etkileyebileceğini göstermektedir.
TSSB, depremler sonrasında sıkça karşılaşılan bir durumdur. Kişi, deprem anını sürekli olarak hatırlayabilir, bu anılar uykusuzluğa ve huzursuzluğa yol açabilir. TSSB belirtileri, travmatik olaydan sonra hemen ortaya çıkabileceği gibi, aylar ya da yıllar sonra da görülebilir. Depremin tekrarlama olasılığı, bu durumun şiddetini daha da artırabilir. 1999 Gölcük Depremi’nden sonra yapılan çalışmalarda, depremzedelerin büyük bir bölümünde TSSB belirtilerine rastlanmıştır. Benzer şekilde, 2023 Kahramanmaraş depremi sonrası yapılan ilk değerlendirmelerde, bölgede yaşayan insanların önemli bir kısmının benzer semptomlar yaşadığı tespit edilmiştir.
Nasıl Destek Olabiliriz?
Böyle büyük bir yıkımı yaşayan kişilere nasıl destek olunacağı, empati, anlayış ve sabır gerektiren bir süreçtir. Depremden etkilenen bireylerin çevresindeki kişiler, onların iyileşme sürecine katkıda bulunabilir. İşte bu süreçte dikkat edilmesi gereken bazı noktalar:
- Dinlemek: Depremden etkilenen birine destek olmanın en temel yollarından biri, onların duygularını dinlemek ve anlamaktır. Kayıplarını ifade etmelerine izin vermek, onların yas sürecini sağlıklı bir şekilde atlatmalarına yardımcı olabilir. Bu süreçte sabırlı olmak ve duygusal destek sunmak çok önemlidir.
- Empati Göstermek: Empati, karşıdaki kişinin hissettiklerini anlamaya çalışmak ve bu duyguları paylaşmaktır. Depremzedelerin yaşadıkları kayıplar karşısında empati kurarak, onların yanında olduğunuzu gösterebilirsiniz. Onlara ne hissetmeleri gerektiğini söylemek yerine, ne hissettiklerini anlamaya çalışmak, sürecin en önemli adımlarından biridir.
- Somut Yardım Sunmak: Deprem sonrasında, günlük yaşamın getirdiği basit sorumluluklar bile zorlayıcı hale gelebilir. Yemek yapmak, ev işlerinde yardımcı olmak, çocuk bakımına destek olmak gibi somut yardımlar, depremzedelerin üzerindeki yükü hafifletebilir. Bu tür yardımlar, hem pratik destek sağlar hem de yalnız olmadıklarını hissettirir.
- Onları Ziyaret Etmek ve Varlığınızı Hissettirmek: Depremden etkilenen kişilerle düzenli olarak iletişimde kalmak, onları ziyaret etmek veya sadece varlığınızı hissettirmek, onlara büyük bir destek olabilir. Ancak, onların yalnız kalmak istedikleri zamanlara da saygı göstermek önemlidir.
- Profesyonel Yardım Almaları İçin Teşvik Etmek: Deprem sonrası psikolojik destek almak, iyileşme sürecinde kritik bir rol oynar. Onları bir uzmana yönlendirmek veya terapi almaları için cesaretlendirmek, duygusal iyileşmelerine katkıda bulunabilir.
- Kendinize de Dikkat Etmek: Başkalarına destek olurken, kendi ruh sağlığınıza da özen göstermek önemlidir. Başkalarına yardımcı olabilmek için kendi duygusal ve fiziksel sağlığınızı korumalısınız. Destek olurken yorulduğunuzu hissediyorsanız, yardım için başka kişilerden destek isteyebilir veya dinlenmeye zaman ayırabilirsiniz.
Bu zorlu süreçte, yalnız olmadığınızı bilmenizi isterim. Acılarınızı, kayıplarınızı, hayata dair umutlarınızı paylaşmak isterseniz, her zaman buradayım. Bana mail atabilir ve sosyal medya hesaplarımdan iletişime geçebilirsiniz. Çünkü bu yolda, birbirimize ihtiyacımız var. Birbirimize tutunarak, dayanışma içinde, her zorluğu aşabiliriz. Yalnız değilsiniz…
What do you think?
It is nice to know your opinion. Leave a comment.