Now Reading: Grotesk Kavramının Doğuşu ve H.P. Lovecraft ile Edgar Allan Poe’nun Eserlerinde Yansıması

Loading
23 Eylül 2024 / Sevimcan KAYAYURT

Grotesk Kavramının Doğuşu ve H.P. Lovecraft ile Edgar Allan Poe’nun Eserlerinde Yansıması

svg157

Grotesk kavramı, edebiyatta sıradışı, tuhaf ve rahatsız edici öğelerin bir arada bulunduğu bir estetik anlayışı ifade eder. İlk olarak Rönesans döneminde “grotesque” terimi kullanılmış, antik Roma’nın dekoratif sanatıyla ilişkilendirilmiştir. Zamanla, bu terim edebi anlamda korku, dehşet, absürdite ve doğaüstü olayları bir araya getiren eserlerde kullanılmaya başlanmış. İşte bu noktada, hayranı olduğum iki büyük yazarı anlatmak istiyorum sizlere: Edgar Allan Poe ve H.P. Lovecraft.

Poe ve Lovecraft, grotesk kavramını farklı şekillerde işlediler, ancak her iki yazar da eserlerinde insanın bilinmeyen ve anlaşılmaz olana karşı duyduğu korkuyu ustaca ele aldılar. Her iki yazarın eserlerine derinlemesine baktığımızda, grotesk öğelerin, insan ruhunun karanlık yönlerine ve evrenin anlaşılmaz doğasına dair güçlü anlatılar sunduğunu görebiliriz. Eğer bu dünyayı benim kadar seviyorsanız, yazının devamı ve bu yazarların muhteşem kitapları tam size göre 🙂

Grotesk Kavramının Kökenleri

“Grotesk”, 15. yüzyılda Roma’daki Nero’nun Altın Sarayı’nın kazılarında bulunan garip fresklerden türemiştir. Bu eserler, insan figürleri, hayvanlar ve doğanın biçimsiz halleriyle bir araya getirilmiş, karmaşık, hatta tuhaf bir görsel estetik sunuyordu. Kelimenin bu kökeni, zamanla, edebi dünyada daha derin bir anlam kazandı: normalin dışına çıkan, gerçeklikten sapmış, korkutucu ama aynı zamanda büyüleyici olan her şey “grotesk” olarak adlandırıldı. İşte tam da bu nokta, Poe ve Lovecraft’ın anlatılarında hayat buluyor.

Edgar Allan Poe: İnsan Ruhunun Karanlık Köşeleri

Edgar Allan Poe, insan zihninin en karanlık ve karmaşık yönlerini grotesk bir şekilde incelemesiyle tanınır. Poe’nun hikayelerinde, delilik, suçluluk ve ölüm gibi temalar grotesk bir çerçevede işlenir. Poe’nun eserlerinde grotesk, çoğunlukla zihinsel ve duygusal dehşetin bir yansımasıdır.

Örneğin, “The Tell-Tale Heart” (Günah Mahalli), grotesk duygusal yoğunluğun nasıl işlediğine mükemmel bir örnektir. Bu hikayede, bir adam, yaşlı bir adamın “korkunç” gözünden rahatsız olduğu için onu öldürür. Ancak hikayede asıl korkutucu olan cinayetin kendisi değil, katilin kendi suçluluğunun grotesk bir şekilde tezahür eden kalp atışlarını sürekli duymasıdır:

“Artık iyice eminim ki bu sesi duyan sadece bendim. Kimse anlamıyordu. Ah, Tanrı aşkına! Artık durmayacak mı bu ses? Durmayacak mı bu uğursuz kalp atışı?”

Poe’nun grotesk anlayışı, insan zihninin sınırlarını zorlama üzerine kuruludur. Karakterler, korkularını, suçlarını ve deliliklerini en uç noktalarda yaşarken, biz okurlar da bu yoğun duygusal karmaşanın içine çekiliriz. Poe, ölümün ve deliliğin birbiriyle iç içe geçtiği karanlık atmosferler yaratır; hem fiziksel hem de psikolojik dehşeti birleştirir.

“The Fall of the House of Usher” (Usher Evinin Çöküşü) ise, Poe’nun grotesk yapıyı nasıl fiziksel dünyaya taşıdığını gösterir. Burada, hem Usher ailesi hem de evin kendisi çürümekte, çökmekte ve ölmektedir. Poe’nun betimlemeleri grotesk estetiğin başlıca örneklerindendir:

“Karanlık, ağır ve uğursuz bulutların gökyüzünde dönerek evin üzerine çöktüğünü gördüm. Evin ön cephesi sanki ağır bir ruhsal yük taşıyor gibi yere eğiliyordu.”

H.P. Lovecraft: Kozmik Korkunun Groteski

Lovecraft, grotesk kavramını Poe’nun psikolojik dehşetinden alıp evrensel bir korkuya genişletti. Lovecraft için insanın korkusu, sadece zihinsel veya ruhsal değil, aynı zamanda evrenin anlaşılmazlığı karşısındaki çaresizlikten kaynaklanıyordu. Lovecraft’ın grotesk dünyasında, insanoğlu kozmik dehşetle karşı karşıya kalır ve bu karşılaşma, hem ruhsal hem de fiziksel çöküşü beraberinde getirir.

Lovecraft’ın grotesk dünyası, doğaüstü yaratıkların ve bilinmeyen boyutların korkusuyla doludur. Örneğin, “The Call of Cthulhu” (Cthulhu’nun Çağrısı), Lovecraft’ın grotesk evren tasarımına mükemmel bir örnektir. Cthulhu, betimlemeleriyle gerçeküstü ve grotesk bir canavardır:

“Bu canavar o kadar büyüktü ki, insanın gözleri bile ona tamamen anlam veremiyordu. Aynı anda hem bir ahtapotu, hem bir ejderhayı hem de insanı andırıyordu.”

Lovecraft’ın groteski, insanın kavrayışının ötesindeki varlıkların ve güçlerin tasviriyle ilgilidir. Karakterler, evrenin akıl almaz boyutları ve bu boyutların içindeki yaratıklar karşısında dehşete kapılırlar. Lovecraft’ın grotesk anlayışında, dehşet hem fiziksel hem de metafiziksel bir deneyimdir. İnsan, evrenin devasa boşluğu karşısında küçük, çaresiz ve önemsizdir.

Lovecraft’ın diğer eserlerinde de bu kozmik grotesklik hakimdir. “The Shadow over Innsmouth” (Innsmouth Üzerindeki Gölge) gibi öykülerde, grotesk yaratıklar ve insanlığın onlarla olan karanlık bağlantısı işlenir. Innsmouth kasabasının sakinleri, grotesk biçimde mutasyona uğramış varlıklarla ilişkilidir ve bu gerçek, ana karakter üzerinde büyük bir korku ve dehşet yaratır.

“O suratlar… suratlar! İnsanların yüzüne benziyorlardı, ama aynı zamanda… hayır, hayır! Bunu anlatacak kelimeler bulmak imkansız!”

Groteskin Önemi

Bu iki yazarın benim üzerimdeki etkisi gerçekten tarif edilemez. Poe ve Lovecraft, edebiyatta korku ve dehşetin sınırlarını yeniden tanımlayan birer deha. Poe’nun insan zihninin karanlık köşelerine yaptığı o cesur yolculuklar, beni her seferinde derinden etkilerken; Lovecraft’ın kozmik korkusuyla yarattığı devasa evren karşısında kendimi her defasında küçük ve çaresiz hissediyorum. İkisinin de groteski ele alış şekilleri, sadece korkutucu değil, aynı zamanda derinlemesine düşündürücü.

Poe’nun yazılarında karakterlerin içsel çatışmalarını, deliliğe olan yakınlıklarını ve ölümle olan kaçınılmaz yüzleşmelerini okurken, kendimi bu duygusal karmaşanın içinde buluyorum. Lovecraft ise beni bambaşka bir yere götürüyor; bilinmeyenin dehşeti, evrenin anlaşılmazlığı ve insanın bu devasa yapının içindeki önemsizliği beni her seferinde sarsıyor. Grotesk, bu iki yazarın ellerinde sadece korkutucu bir unsur olmaktan çıkıyor ve varoluşun karanlık derinliklerini anlamamıza yardımcı olan bir araç haline geliyor.

Bu eserleri okudukça, dünyamızın ne kadar sınırlı olduğunu ve bu sınırların ötesinde ne kadar dehşet verici şeyler olabileceğini daha iyi anlıyorum. Her okuduğum hikaye, beni tanıdık olmayan bir korkuya doğru çekerken, aynı zamanda o korkunun içinde bir tür büyüleyici güzellik buluyorum. Poe ve Lovecraft benim için sadece yazar değil, korku ve grotesk estetiğinin gerçek ustaları. Onların eserlerine olan hayranlığım, her zaman daha derin bir korku, merak ve hayranlık döngüsüne dönüşüyor.

Yazıyı buraya kadar okuyanlar için en sevdiğim kitaplarını da aşağıya bırakıyorum 🙂

Edgar Allan Poe:

  1. The Tell-Tale Heart (Günah Mahalli) – Poe’nun delilik, suçluluk ve vicdan azabı temalarını muhteşem bir grotesk atmosferle işlediği bu hikaye, Poe’ya hayranlık duymamın en büyük sebeplerinden biri.
  2. The Fall of the House of Usher (Usher Evinin Çöküşü) – İnsan zihni ve mekânın iç içe geçtiği, çürümüşlüğün fiziksel ve ruhsal boyutlarıyla harika bir örnek.
  3. The Black Cat (Kara Kedi) – Hem suçluluk duygusu hem de doğaüstü korkular üzerine kurulu bu hikaye, Poe’nun karanlık zekasını yansıtan etkileyici bir eser.
  4. The Masque of the Red Death (Kızıl Ölümün Maskesi) – Ölüm ve kaderin kaçınılmazlığı üzerine yazılmış bu hikaye, Poe’nun derin metaforik ve gotik dehasını sergiliyor.

H.P. Lovecraft:

  1. The Call of Cthulhu (Cthulhu’nun Çağrısı) – Kozmik korku denilince akla gelen ilk eserlerden biri. Lovecraft’ın dünyasının derinliğine ve anlaşılmazlığının getirdiği dehşete hayranım.
  2. At the Mountains of Madness (Çılgınlığın Dağlarında) – Lovecraft’ın en uzun eserlerinden biri. Antarktika’da keşfedilen korkunç sırlar ve kozmik dehşet, her satırda beni büyüler.
  3. The Shadow over Innsmouth (Innsmouth Üzerindeki Gölge) – Grotesk yaratıklar, kasvetli atmosfer ve insanlığın bilinmeyenle olan karanlık bağlantısı bu eseri vazgeçilmez kılıyor.
  4. The Colour Out of Space (Uzaydan Gelen Renk) – Doğaüstü ve bilimkurgu unsurlarını mükemmel bir şekilde birleştiriyor. Lovecraft’ın bilinmeyenin verdiği korkuyu en iyi hissettirdiği eserlerden biri.

Sevimcan Kayayurt

Kendi halinde bir iletişim uzmanı

svg

What do you think?

It is nice to know your opinion. Leave a comment.

Bir Cevap Yazın

Loading
svg

Quick Navigation

  • 1

    Grotesk Kavramının Doğuşu ve H.P. Lovecraft ile Edgar Allan Poe’nun Eserlerinde Yansıması